29 Mayıs 2007 Salı

Din ve ideoloji

ideoloji insanların dünyaya bakış pespektiflerini belirleyen bir tür gözlük gibidirç bu bağlamda her insan belli bir ideolojinin parçasıdır diyebiliriz. althusser’ın tanımına paralel düşünürsek eğer ideolojiler brujuva hakim toplumun kitleleri uyutmak için kullandıkları ve belirledikleri belli başlı unsurlardan oluşur. işte din de bu tür bir ideoloji halini alabilir.resmi ideoloji ile ifade edilmek istenen aslında tam da althusser’in bahsettiği hakim sınıfın kitleleri uyutma aracıdır. bu belki de hakim sınıfın kendi sistemini besleyen ve devamını sağlayan en önemli kaynaktır. din ise yapısı itibariyle toplumsalla iç içe olan ve toplumsalı belirleyen bir kurumdur. işte bu açıdan din her dönemde resmi ideoloji tarafından kullanılan bir kaynaktır.ortaçağ kilisesinin dini otoritesini kullanarak kitleler üzerinde hakimiyet kurması ve kendi çıkarlarını topluma kabul ettirebilmesi de o dönemin resmi ideolojisinin dinle bağlantısındandır aslında. her ne kadar aydınlanma ile birlikte insan özgürlükleri ve bireysel belirleyicilikler ön plana çıkartılmış gibi görünse de din hala resmi ideoloji ile bir şekilde alaka içerisindedir.günümüz bağlamında düşündüğümüzde –özellikle türkiye örneğinden giderek- resmi ideolojinin din üzerinde hakimiyet kurarak ve dini algıyı belirleyerek onu kullandığını söyleyebiliriz. özellikle kemalist laiklik anlayışı dini kamusal alandan atmaya ve onu belirlemeye yönelik olarak yorumlanabilir.bu konudaki çeşitli çalışmaların ise genelde dine karşı eleştirel bir bakışla ya da dini çerçeveden çeşitli ideolojileri eleştirerek yazıldığını görebiliriz. çok çeşitli paradigmalardam resmi ideoloji-din ilişkisine bakışlar söz konusudur ve hepsi de genelde çeşitli tarihsel belgelere ve olaylara dayanarak kendi argümanlarını temellendirmeye çalışmaktadırlar.

Hiç yorum yok: