29 Mayıs 2007 Salı

Türkiyede demokrasi

hakkında binlerce makale bulunan bir batılılaşma serüvenidir türkiye de demokrasi. özellikle tanzimat la başlıyan türk modernleşmesi sürecinde temeli atılan demokrasi türkiye de batılılaşma çabasından ve batı özentisi olmaktan ileriye gidememiştir bugün itibariyle.1923 de cumhuriyet in ilanıyla resmen başlayan demokrasi döneminin pek çok eksiği vardır. aslında bunlar demokrasi nin kendi iç çelişkilerinden kaynaklanmaktadır. demokrasi dediğimiz şey insanlara sınırlı özgürlükler getirmek amacıyla düşünülmüş ancak kapitalizm ile bir araya gelince liberalliğin doruklara ulaşması söz konusu olmuştur.türkiye de ve dünya da örneklerini gördüğümüz liberal demokrasi aslında marx ın da öngördüğü gibi tam bir ezen ezilen savaşına zemin hazırlamıştır. zira liberal demokrasi beraberinde "daha özgür olmak için daha fazla zenginlik" ve "zenginlik için her yol mübahtır" anlayışlarını getirmiştir.türkiye ve türkler açısından düşündüğümüzde ise demokrasi nin tarihsel ve psikolojik yapısını incelememiz gerekir. çok küçük bir tarihsel araştırmayla türklerin varoluşlarından itibaren merkezi yönetimlerle idare edildiklerini ve sembolik bir liderin onlar için önemli olduğunu görebiliriz. zira yıllarca osmanlı hakimiyeti altında padişahlarının buyruğuyla yaşamış savaşçı bir toplumdur türkler.freudyen bir bakışla küçük bir fikir yürütme yaparsak elde ettiğimiz sonuç psikolojik olarak bilinçaltında savaşçı özellikler taşıyan bir milletin bir komutan ve bir lider e her zaman ihtiyaç duyacağını söyleyebiliriz. bu açıdan bakıldığında türk halkının da bu yeni cumhuriyet sistemine, dolayısıyla demokrasiye nasıl tepki verdiğini anlayabiliriz.işte böyle bir temellendirme içerisinde doğal olarak 1923 yılında cumhuriyeter ve demokrasiye * türk halkı liderlerinin * bir emri gibi bakmış ve demokrasi 1925 den 1938 e kadar büyük bir sahte uyumluluk göstermiştir türkiye de.1938 de atatürk ün ölümünden sonra ise demokrasi sessiz ve derin bir çöküş içerisine girmiştir. zira başlarında demokrasiyi bilmeyen yöneticiler kalmıştır milletin. işte bu yüzden sürekli bir batı özentiliği ve batı taklitçiliği süreci başlamıştır. 1950 lerde adnan menderes in sürekli batıcı politikaları ve 1970 deki sol akımlara karşı duramayan anti demokratik devlet halkta güvensizlik ve belirsizlik oluşturdu.1980 lere geldiğimizde artık türkiye kaçınılmaz bir iç savaş yaşıyordu. aslında sağ-saol kavgası adı altındaki bu çatışma tamamen batı kaynaklı ve bizim batıcılık anlayışımızın batıyı taklitten ibaret olmasından kaynaklanıyordu. "nitekim" 12 eylül 1980 deki askeri darbeyle bu çatışma sona erdirilmiş ancak bu darbe türk demokrasisine büyük darbe vurmuştu.işte bu yıldan sonra halkın demokrasi ye artık güveni kalmamış ve türk halkı psikoljik olarak bir "geriye dönüş" düşüncesi içerisine girmiştir. o andan sonra da savaşçı ruha sahip türk milleti orduyu yüceltmeye başlamıştır. darbeyle kendilerini kurtaran ordu onalrın herşeyi olmuştur.işte 1990 lar bu tür bir düşünce içerisinde geçmiş ve bu yıllar boyunca demokrasi ve siyasiler hep ordu nun gerisinde kalmıştır. bu yıllar boyunca halk hep pkk ile savaşan mehmetçik lerini izlemiş ve demokrasi tartışmaları bir kenara atılmıştır. 1990 larda demokrasi adına hiç bir gelişme görmemiştir ülke. çünkü devamlı koalisyonların ve partiler arası siyasi çatışmaların olduğu yıllar olmuştur.2000 li yıllara geldiğimizde ise özellikle ab üyelik süreciyle başlayan uyum ve demokratikleşme süreciyle beraber türk milleti bir kez daha bu konuyu gündemine almıştır. nitekim 2002 de akp antidemokratik koalisyonlardan sıkılmış halkımızca iktidar a layık görülmüştür. işte bu yıldan sonra demokratikleşme adına bir şeyler yapması gereken hükümet ve siyasiler * bir kaç çalışma yapmıştır. özellikle yasalaşan ab uyum maddelerinin bazıları bunlara örnektir. ancak sonuç olarak bu da yetersiz kalmıştır ve akp nin laikleşme zıttı çalışmaları demokrasiye bir kez daha darbe vurmuş ve bir kez daha halk iktidar ı çok yoğun eleştirir duruma gelmiştir. öazellikle bir dönem ahmet necdet sezer tarafından rekor uzunlukta bir gerekçeyle reddedilen zina ve imam hatip okullarının statüsü konulu yasalar bunlara örnektir.özetle özünde türk halkına hiç de uyumlu omamasına rağmen yüzyılın dehası atatürk tarafından türklere kazandırılan demokrasi atatürk ün ölümüyle türkiye nin ayağını bağlar bir hal almıştır. ve ısrarla tekrar etmelitim ki türkiye de demokrasi yi atatürk ten başka kimse türklere uyumlu hale getiremez.

Hiç yorum yok: